Bahis

 





Fırtınalı bir günde yol aldığı için camları kirli olan Kadıköy vapuruna insan çoğu şeyi düşünerek binebiliyor anladığım kadarıyla. 

Turnikelerden geçerken kredi kartı borcunu
ödeyemeyenler, asgari ücretten memnun olmayanlar, işten çıkarılacağı korkusuyla yüzleşenler ve mühendislik diplomasıyla baristalık başvurusu yapanlar ayrı ayrı sınıflandırılmıyor. 
Yani en azından kimse ikaz etmedi sen şuraya geç diye. Keza vapurdan inerken de aynı durum geçerliydi. Sadece, alttakiler üsttekilerden daha önce fark etmişti yolculuğun bittiğini. O sırada ben on lira diye aldığım çiçeğin demetinin on lira olduğunu öğrendiğimden ne buketi geri verebiliyor ne de aslında gerçekten alıp almak istemediğimi sorgulayabiliyordum. 

Fatih, Üsküdar ve Kadıköy arasında giderken değişmeyen tek şeyin çiçekçiler olduğuna hemfikiriz galiba. Bunca acıya ve mutsuzluğa rağmen insanların sevgiye, umuda ve şükran duymaya olan ihtiyacı bitmiyor. En çok karanfil satılsa da çiçekçi ablalar nergisleri bir an önce elden çıkarmak istiyor.

Buketi değil demeti on lira olan nergislere dikkat edin, hayat bazen istemediğimiz şeyleri de yapmak zorunda bırakabiliyor.


Buse Elif Özçırpıcı



Yorumlar

Popüler Yayınlar